Üyelerimizin ve çevre sanayicilerimizin, en önemli sorunlarının başında zikrettikleri ve her toplantı ortamında dile getirdikleri, teknik eleman ve teknik ara eleman eksikliği konusu, Gebze’nin en önemli sorunlarının başında geldiğini düşünüyoruz.Bu nedenle Gebze’de bir “Sanayi Üniversitesi” kurulması bu sorunların çözümüne önemli katkı sağlayacaktır.
520 bin nüfusa ulaşmış, Türk Sanayisinin % 13’ünün yer aldığı, 42 ilden büyük, Gebze’de, 30-40 bin öğrenci kapasiteli Mühendislik ağırlıklı, İşletme, İktisat gibi fakültelerden oluşan bir “Sanayi Üniversitesi” kurulması, hem sanayicimizin ihtiyacına çözüm üretirken, Gebze nin sosyal, Kültürel ve iktisadi hayatının zenginleşmesine çok önemli katkılar sunması söz konusu olacaktır.
Gebze de Orta alt gelir seviyesinde insanlar yaşamaktadır bu kişilerin çocukları üniversite eğitimi alamamaktadırlar.her ailede yaklaşık 4-5 çocuk vardır en az üçü okumaktadır.dolayısıyla şehir dışında üniversitede okumak pahalı bir iştir. Gebze de yaklaşık 25.000 üniversiteye gidecek çağda genç vardır.50.000 nüfuslu illere dahi üniversite kurulurken Gebze ye kurulmaması bizleri yaralamaktadır.
GYTE Muallim köyde bulunan ve bu bölgeye yatırım yapmayarak atıl duruma düşen Dörtbin dönüm arazi ve binalar değerlendirilerek Gebze üniversitesinin bu yere kurulmasının daha kolay olacağını ve mevcudun değerlendirilmesinin uygun olacağını düşünmekteyiz.Arzumuz 520 bin nüfuslu Gebze’nin kendisine yakışan bir üniversiteye kavuşmasıdır. Ama bunu kim yaparsa yapsın, teşekkür edecek ve alkışlayacağız.
Bizler, klasik teknik üniversitelerdeki branşlara ek olarak, okurken sanayinin içinde çalışacak, tasarım, üretim,kalıp ve makine tasarımı ve üretimi ile ARGE gibi sanayicinin sanayinin ve ülkenin ihtiyacı olan alanlarda modern yönetim bilimlerini özümsemiş çok iyi yabancı dil bilen dünya ile entegre olabilecek elemanlar yetişmesini istemekteyiz.
Ara malı dediğimiz ürünler ithalatın önemli bir kısmını oluşturmaktadır.Katma değeri yüksek olan bu ürünlerin iç piyasada üretilmesinin teşvik edilmesi gerekir.Ancak bu ürünler bir çoğu ileri teknoloji ürünleridir.Bunları üretebilmek için önemli Ar-Ge çalışmaları yapılması zorunludur.Bu nedenle Ar-Ge teşvik edilmeli mevcut teşvikler yeterli değildir. hatta Ar-Ge talep edilmeli ve satın alınmalıdır.Daha da önemlisi bu işleri yapacak yetişmiş eleman sıkıntısı had safhadadır.Teknik okulların eğitim kalitesi ve sayıları yeterli değildir.Hatta tasarım ve üretim ile ilgili üniversitelerimizde bölüm bile yok denecek kadar azdır.
Meslek liselerinin sayıları arttırılmalı ve güçlendirilmeli Meslek yüksek okullarının sayıları arttırılmalı ve güçlendirilmeli. Tasarım ve Üretim ile ilgili teknik üniversiteler de bölümler açılmalı ve bu bölümler hazırlık hariç beş yıl olmalı ara sınıflarda veya en azından ve son sınıfları pratik ile teori birlikte öğretilmeli öğrenciler sanayiye ve üretime ısındırılmalı.Şu an piyasada çok büyük bir açık vardır.
Birde üniversite sanayi işbirliği hemen hemen hiç çalışmamaktadır bunu en önemli problemi döner sermaye kanunu ile hocaların doğrudan sanayi ile işbirliğinin engellenmesidir.İşsizlik fonunda biriken çok büyük miktarlarda paralar vardır bu paraların uzun vadeli kredilerle Ar-Ge yardımları ile yukarıda bahsettiğim okullar için kullanarak uzun vadede müteşebbis yetişmesine çok önemli katkı sağlayacak dolayısıyla istihdamın önüde açılmış olacaktır.
Marka Marka Marka dendiğinde çok kişinin aklına ürün yada firmanın ismi gelmektedir oysa marka benim tarifime göre dünyanın herhangi bir yerinde ismi ile talep edilen farklı şeyler sunulduğunda red edip talebinde ısrar edilen ülke,mekan,ürün v.b şeylerdir.Marka çok zor iştir.bunun için ülkenin alt yapısının hazır olması lazım,Elaman kalitesinin yüksek olması lazım,bu konuda eğitim ve danışmanlık firmalarının teşvik edilmesi lazım.tahmini olarak Almanya nın otuzbin Fransa nın ellibin Amerika nın ellibeşbin markası vardır.bu sayıların üstüne yenilerini eklemek kolaydır çünkü nasıl yapıldığını bilenler çok sayılardadır.tek bir marka bile ülkenin refahına önemli katkı sağlamaktadır.örneğin Nokia ülkesinde kişi başına yaklaşık sekizbin dolar katkı sağlamaktadır.Samsung firmasının yıllık satış hasılatı seksen milyar dolardır.Katmadeğer markadadır,ülkenin geleceği markadadır
Artık dünyadaki ekonomik devrilmeler,diğer ülkeleri etkilediği gibi,bizim de üstümüze üstümüze gelmekte. Dünyada Globalleşmenin etkisi ile onlarca tirilyon dolara çıkan ticaret hacmi büyük sermaye sahiplerinin hammadde üreten firmaları ya satın alarak yada birleşerek tekelleşmişlerdir.bunun sonucu örneğin Dünya piyasalarına paralel ERDEMİR sıcak malzeme 01.12.2007 de baz fiyat olarak 735.-$/Ton iken 30.04.2008 de 5 ayda 5 defa artışla 1200.-$/Ton olmuştur.yani % 63 den fazla zam gelmiştir.Hem yerli piyasadaki ürünlere hemde ihraç ettiğimiz ürünlere bu artışları yansıtmak mümkün olmamaktadır.Özellikle sac parça üreten yan sanayiciler bu yükü taşıması mümkün değildir.Yan sanayi yok olmakla karşı karşıyadır.Bu konuda Türkiye yükselen yıldız olma vasfını kaybetmektedir.
Ancak müşteri odaklı, yüksek kalite ve yüksek katma değer ile yüksek verimli çalışabilen firmalar küresel rekabette öne çıkabileceklerdir.bu çok zor ve yatırım maliyeti yüksek bir iştir.bunu için firma birleşmeleri için ciddi teşvikler getirilmelidir.
En iyi şartlarda bu gün itibarı ile YTL bazında kredi faizleri %22+2 yani %24 civarındadır. Enflasyonu(ÜFE) düşüldüğünde Real kredi faizleri % 18,06 dır daralan piyasa şartlarında bu faizlerle ne yatırım yapılabilir,nede üretimde ve işletme sermayesinde kullanılabilir.rekabetin bu kadar yoğun olduğu ve marjların nerede ise enflasyonun altına düştüğü zamanda artan hammadde fiyatlarının da olumsuz katkısı ile yatırım ve işletme sermaye yetersizliği çeken firmalarda ki bunlar büyük çoğunluktur.uzun vadede tek başlarına işletmelerini devam ettirebilmeleri mümkün görünmemektedir.gene yukarıda bahsettiğim şekilde faizle para kazanalar kazandıkları faizlerle bu firmaları yok pahasına satın alacaklardır.
O.S.B. lerde değinmek istiyorum:Gelişmiş yörelerdeki özellikle Gebze de birçok organize sanayi bölgesinde % 50 den fazla kısım boştur.Ayrıca da mevcutlar da maliyetlerinin 10 katı ( bu gün itibarı ile 300.-$/m2) fiyatlara el değiştirmektedir.O.S.B. lerde belirtilen yatırım sürelerine uyulmamakta hatta 20 yıldan fazla tahsisli arsalara hala yatırım yapılmamaktadır.Organize sanayilerinin içinde küçük sanayi siteleri için mutlaka yer ayrılmalıdır.Bunlar hem oradaki büyük sanayiye yan sanayi ve hizmet üretecekler hemde sanayi bir bütünlük içinde olacaktır. Gebze de on dan fazla organize sanayi olmasına rağmen ve bunların çoğunda yatırım yokken organize dışında onlarca yeni fabrikalar yapılmakta buna ilaveten lojistik firmaları büyük depolar yapmaktalar.Gebze şimdiden bu yükleri kaldıramamaktadır.Gelecek on yılda ciddi sorunlar yaşanması kaçınılmaz görünmektedir.
Sektör için müsteşarlık kurulmasına ihtiyaç vardır.örneğin 20 milyar $ dan fazla ihracatı olan bir sektör(otomotiv) sanayi bakanlığının sanayinin tüm işlerine bakan bir müsteşar tarafından yönetilmektedir.Bence özellikle dış ticaret hacmi yüksek olan Otomotiv,Tekstil,Kimya,Denizcilik(bu var),Makine ve elektronik v.b. müsteşarlıkları kurulmalı ve geleceğin sektörleri belirlenip bu konularda yol haritaları çizilmelidir.
Teşvikler sektör ve bölgesel olarak ayrılmalı örneğin et ve et mamulleri ile ilgili tüm yatırımlar Van ve çevresinde yapılmalı bunu dışında hiçbir bölgede yatırıma müsaade edilmemelidir hem Van bu konuda marka olacaktır hem bölge ciddi yatırımlarla kalkınacaktır hemde bütün dünyadan konu ile ilgilenenler doğrudan Van gidecektir.Tekstil ve hazır giyim otomotiv Bursa ve Kocaeli,Moda ve finans, İstanbul v.b.gibi merkezler hem marka olacaktır hemde alt ve üst yapılar buna göre şekillenecektir.Bu konuda henüz geç kalmış sayılmayız.
Yatırımın teşvik edilmesi gerekirken bu konuda en çok kullanılan bir kaynak bu gün cazibesini kaybetmiştir.Leasing teşvik edilmeli yeterli sermaye birikimi olamayan firmalar kiralama yolun seçerek yatırım yapabiliyorlar.son yapılan değişiklikle leasing anlamını yitirmiş olup ilk yatırım maliyetlerini yükseltmiştir. K.D.V. nin % 1 olduğu durumdan K.D.V. % 18 e çıkartılmıştır.Bu bir takım usulsüz uygulamaların önüne geçilmek için yapılmış olduğu kanaatindeyiz.Uzun vadede ülke çıkarlarına hizmet etmeyeceğini düşünüyoruz.Usulsüz uygulamalar varsa bunu bulmak,denetlemek ve önlemek devletin işidir.Üç beş usulsüzlük var diye tüm sistemi alt üst etmek doğru değildir.
İstihdamın üzerinde Vergi ve sigorta oranları çok yüksek belki bir müddet sistemin yaşaması için anlaşılabilir ancak özellikle kobiler için; engelli,eski terör mağduru,eski hükümlü çalıştırmak hemşire ve doktor bulundurmak iş güvencesi yasasından kaynaklanan yükümlülükler kıdem tazminatı işsizlik sigortası sendikaların yapıcı(önce verimlilik ilkesi) ve eğitim odaklı olamaması; işten haklı yada haksız işten çıkartılan her işçinin dava açması mahkemelerin genelde işçi lehine karar vermeleri istihdamın önündeki ciddi engellerdir.ancak bunların zor olamayan çözümleri vardır.fakat bunu aşmak için tüm tarafların yapıcı çalışmaları ve ön yargıdan uzak yapıcı çözüm üretmeleri gerekmektedir.
23.05.2008
Halit Uçar
Gebze